Kuruluş Aşamaları

Özel Dumlupınar Üniversitesi Müzesi, 2011 yılında Dumlupınar Üniversitesi Arkeoloji Bölümü tarafından kazılan Seyitömer Höyük’ün buluntularından oluşan bir koleksiyon ile İç Batı Anadolu Tunç Çağına dikkat çekmek amacıyla dönemin Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. A. Nejat Bilgen ve TKİ’nin çabalarıyla kuruldu. İlk döneminde Rektörlük binasının alt katında yer alan bir salonda kurulan müze, uzun bir süre işlevsiz kaldı ve hatta kapanma noktasına geldi. 2021 yılında Kütahya Dumlupınar Üniversitesi'nin uzun süren çabaları sonucunda yeniden hayat buldu. Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Yönetim Kurulu'nun 17.03.2022 tarihli ve 2022/12 sayılı oturumu 164 No.lu kararı ile Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanlığına bağlı bir birim olarak yeniden işlev kazandı. Müzenin bünyesinde sergilenecek olan taş eserlerin yoğunluğu yeni binanın önünde yer alan bahçenin bir açık hava sergileme alanı olarak tasarlanmasını gerektirdi. Kütahya’da farklı ilçe ve köylerde tespit edilerek Kütahya Müze Müdürlüğü tarafından etüt ve envanter kayıtları tutulan taş eserler Kütahya Müze Müdürlüğü ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın izin ve onayları ile bir araya getirildi. Kütahya Müze Müdürlüğü uzmanlarının denetimi ve kontrolünde Dumlupınar Üniversitesi’ne taşınan eserler açık hava sergileme alanının için Üniversitemizin Yapı İşleri Daire Başkanlığı tarafından oluşturulan sergileme planına göre yerleştirildi. Eserlere müdahale edilmeden tahribattan uzak bir durumda sergilenmelerini sağlamak için hazır beton kaide uygulaması gerçekleştirildi. Kendi başına ayakta duramayacak olan taş eserler için uygulanan bu yöntem, hazır beton kaidelerin toprağa gömülmesi, taş ve kum serme aşamaları ile gerçekleştirildi. Eserlerin sağlamlıklarının artırılması amacıyla paslanmaz boya ile boyanmış demir destekler kaidelerin içine yerleştirildi. Hazır beton kaidelerin alt kısımları açık bırakıldı, kum ve taş katmanlar sayesinde kaidelerin içinde birikebilecek yağmur ve kar sularının tahliyesi sağlandı. Ayakta durabilen eserler ile dik olarak sergilenemeyecek kadar ağır olan eserler de toprak üzerine serilen kum ve taş katmanlarının üzerine yerleştirildi. Böylece zaman içerisinde toprak ile doğrudan temasın eserler üzerinde yaratabileceği olumsuz etki bertaraf edildi.

Son Güncelleme Tarihi: 31 Temmuz 2024, Çarşamba